9 Aralık 2013 Pazartesi

Metternich çağı ve 19. yüzyıl osmanlı politikası


Doç. Dr. Hüner Tuncer'in yalın ve anlaşılabilir bir dille kaleme aldığı "Metternich'in Osmanlı Politikası" adlı yapıtı, tarihimizin önemli bir dönemini aydınlatmaya katkıda bulunan önemli bir kaynak.

XIX. yüzyılın ilk yarısı diplomasisine ilkeleriyle damgasını vuran Avusturya Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Metternich, Avrupa'da tutuculuğun simgesi, özgürlüklerin ve devrimci düşüncelerin baş düşmanı bir politikacıdır. Fransız Devrimine, demokrasiye ve bu devrimin getirdiği ilkelere düşmanlık üzerinde temellenen görüşleriyle Metternich, Fransız Devriminin Avrupa'da yayılmamasına kendini adayan, karşı devrimci güçlerin birliğini sağlamaya çalışan politikalarıyla uzun süre etkili olmuş bir diplomattır.
Avrupa'da barış için "güç dengesi" ve "güçlerin birliği" ilkelerini savunan Metternich, diplomatlıktan sıçradığı politikada oluşturduğu baskı rejimiyle ülkesini "karanlığın merkezi"ne dönüştürmüş, kurduğu sistem ulusçuluk ve demokrasi akımlarının güç kazanmasıyla çökmüştür. Avrupa'da devrimler yılı olan 1848'de Avusturya, Macaristan, İtalya, Almanya'da başlayan ulusçu ayaklanmalar, aynı zamanda Metternich'in sindirme politikasına da karşı çıkıyordu ve bu devrimlerin ille kurbanlarından biri olarak görevinden istifa etmiş ve İngiltere'ye sürgüne gönderilmiştir.
Batılıların "Doğu Sorunu" olarak gördüğü Osmanlının kaderiyle yakından ilgilenen Metternich, Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra hızlı bir çöküş sürecine giren, Avrupalı büyük güçlerce yönetimine müdahale edilen, birçok barış antlaşmasını imzalamak zorunda bırakılan ve dağılmaya başlayan Osmanlı İmparatorluğu'nun XIX. yüzyıl politikalarındaki en etkili politikacılardan biridir. "Olağanüstü, birinci sınıf bir diplomat ve kötü bir devlet adamı" olarak tanımlanan Metternich, ülkelerin hükümdarlar ve saray çevrelerindeki insanlarca yönetildiği Avrupa'yı, "ulus" olgusunun ortaya çıktığı dönemlere kadar diplomasi yoluyla yönetmeyi başarmıştır. Kendisinin de anılarında söylediği gibi, "zamanını çürümüş yapıları ayakta tutmaya çalışmakla geçiren" biri olmuştur. 86 yıl yaşayan Alman asıllı Prens Klemens von Metternich'in (1773-1859) amacı, ulusçuluk rüzgârlarının estiği Avrupa'da "eski rejim"i, mutlak monarşileri korumaktı. "Yönetme yeteneğine sahip bir kişi" olan hukukçu Metternich, 1809-1848 arasındaki 30 yıl boyunca Avusturya İmparatorluğu'nda dışişleri bakanlığı görevini sürdürmüş, 1821-1826 arasındaki başbakanlığı döneminde de Avusturya'nın Avrupalı büyük güçler arasında öncülük rolünü üstlenmesini sağlamıştı.

HÜKÜMDARLARIN YASALLIĞI İLKESİ

Fransa'ya (Napolyon) karşı Avusturya-Prusya arasında kurulan, bir yıl sonra İspanya'nın da katıldığı 1. Koalisyon (1792); Rusya ile İngiltere arasında kurulan ve Avusturya'nın da katıldığı 2. Koalisyon (1797); İngiltere, Avusturya, Rusya arasında kurulan 3. Koalisyon (1805); İngiltere, Avusturya, Rusya, Prusya, Saksonya arasında kurulan 4. Koalisyon (1806); İngiltere ile Avusturya arasında kurulan 5. Koalisyon (1809); Avusturya, Prusya arasında kurulan 6. Koalisyon (1813) hep Metternich'in diplomatik başarılarıyla kurulmuştu. Kendisini dünyanın merkezi olarak gören, "Dünyanın bana gereksinimi var, çünkü benim yerim başka kimse tarafından doldurulamaz... Ben yönetenlerin arasında yönetme kabiliyetine sahip tek kişi olmuşumdur" diyen kibirli Metternich, gerçeği yalnızca kendisinin bildiğini savunurdu. Tarihçilerin "Metternich Çağı" tanımlamasının ardındaki gerçekliği Tuncer şöyle aktarıyor: "Metternich'in başrolü oynadığı olayları tanımlamak, gerçekleştirdiği diplomatik görüşmeleri kâğıda dökmekle Almanya'nın, İtalya'nın ve Avusturya İmparatorluğu'nun uluslararası ilişkilerini etkileyen politikalarını değerlendirmek, aslında XIX. yüzyılın ilk yarısında Avrupa'nın tarihini yazmaktan başka bir şey değildir." (s.35) Metternich'in "Fransız Devrimine duyduğu nefret tüm duygu ve düşünce dünyasına egemen"di. Onun savunduğu ve kutsal saydığı ilkelerin başında, "hükümdarların yasallığı" ilkesi geliyordu. Başka bir deyişle, hükümdarlara karşı ayaklanan "asileréin yerine, "yasal" olan hükümdarların desteklenmeleri gerekliğini söylüyordu. Ama Yunanların 1821 yılında "yasal" olan Osmanlı padişahına karşı ayaklanmasında, Metternich, kendi koyduğu kurala ters düşerek isyancı Yunanları destekledi. XIX. yüzyılın ilk yarısındaki Yunan bağımsızlık savaşında, "Büyük Güçler" olarak nitelendirilen İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya'nın Yunanların yanında ve Osmanlı padişahının karşısında yer almasının sonucunda Yunanlar, Osmanlı Devleti'nden önce özerkliklerini, sonra da bağımsızlıklarını kazanmıştı. Böylece, Metternich'in politikası, devletlerin çıkarları söz konusu olduğunda, uluslararası ilişkilerde kutsal sayılan ilkelerin geçersiz sayıldığını bir kez daha ortaya koymuştu. Bu da, uluslararası ilişkilerin temel kurallarından birinin ülkeler yerine, devletlerin çıkarlarının ön planda olduğu ve devletler arası ilişkilerin ulusal çıkarlar doğrultusunda biçimlendirildiğiydi.

UYGARLIĞIN ÖTESİNDE


Hüner Tuncer'in Metternich'in Osmanlı Politikası (1815-1848) adlı kitabında, Metternich'in içine düştüğü bu çelişki ortaya çıkarılıyor. XIX. yüzyılda Osmanlı-Avusturya ilişkilerini irdeleyen yapıtlarıyla "Avusturya Bilim ve Sanat Şeref Madalyası"na layık görülen Doç. Dr. Hüner Tuncer, Sosyal Bilimler dalında "2013 Yunus Nadi Ödülü"nü kazanan bu yapıtındaki Osmanlı tarihinde dönüm noktası olan XIX. yüzyılla ilgili değerlendirmeleriyle önemli bir boşluğu dolduruyor. Hüner Tuncer'in yapılında ilginç bir konuya daha dikkat çekiliyor. Metternich, Osmanlı padişahına, Osmanlı devlet yapısına uygun olmayan Batı kurumlarını devralmamalarını, çünkü Avrupalı kurumların temelini Hıristiyan yasalarının oluşturduğunu, Hıristiyan olmayan Osmanlıların ise, halen var olan ve Müslüman yasalarını temel alan yönetim biçimlerini korumalarını tavsiye ediyordu. Metternich'in kendi sözleriyle, Osmanlı İmparatorluğu "uygarlığın ötesi"nde yer alıyordu. Muhafazakâr ilke ve düşüncelerin savunucusu, Fransız Devrimine düşmanlığı amansız olan Metternich, Osmanlının gerçekleştirmeyi öngördüğü reformlarla yeniden ayakları üzerinde durmasını ve güçlenmesini istemediği için "Tanzimat" hareketinin de karşısındaydı. Zamanının güçlerinin gerisinde kalan Metternich'in, Osmanlılara yönelik değerlendirmesinde de yanılgıya düştüğünü bir sonraki yüzyılın olayları göstermişti. Atatürk'ün liderliğinde Osmanlı Devleti'nin yıkıntıları üzerinde yeşeren modern Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş bir devlet olmanın gereği olan laik ve demokratik devlet yapısıyla, XX. yüzyılın başlarında uluslararası toplumdaki saygın yerini almıştı. Uluslararası ilişkiler alanında Irkçılıktan Özgürlüğe Güney Afrika, 19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa İlişkileri, Doğu Sorunu ve Büyük Güçler (1853-1878), Kıbrıs Sarmalı: Nasıl Bir Çözüm?, Küresel Diplomasi, Atatürkçü Dış Politika, Osmanlı-Avusturya İlişkileri (1789-1853), Diplomasinin Evrimi: Gizli Diplomasiden Küresel Diplomasiye, Osmanlının Rumeli'yi Kaybı (1878-1914), Osmanlı Diplomasisi ve Sefaretnameler, Osmanlı İmparatorluğunun Sonu, İsmet İnönü'nün Dış Politikası, İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye gibi yapıtlarıyla ufuk açıcı incelemelerde bulunan Doç. Dr. Hüner Tuncer'in yalın ve anlaşılabilir bir dille kaleme aldığı Metternich'in Osmanlı Politikası (1815-1848) adlı yapıtı, ülkemizde bu alanda yazılmış olan, tarihimizin önemli bir dönemini aydınlatmaya katkıda bulunan önemli bir kaynak yapıttır.

Metternich'in Osmanlı Politikası Kitabını %25 İNDİRİMLİ Satın Almak için Tıklayın;