12 Aralık 2013 Perşembe

Muntazar El Zeydi ile çok özel röportaj! O ayakkabı bir kıvılcım oldu


Devrimciler her yerde her zaman var. Ama bazen hareket için bir kıvılcım gerekir. İşte o ayakkabı emperyalizme karşı bir işaret oldu. ABD'nin mazlum milletlerle ilişkisi hiçbir zaman aynı olmayacak

Muntazar El Zeydi ile Taksim Talimhane'de bir kafetaryada buluştuk. El Zeydi'nin yanında eşi Meryem Hanım da vardı. Çok sıcak sohbetli, tatlı bir çift. Yakında bir kızları olacağı için son derece heyecanlılar. El Zeydi, Bush'un kafasına ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci olarak tanınıyor.

Irak'ta Amerikan işgaline karşı, dünyada emperyalizme karşı direnişin simgesi oldu El Zeydi. Ortadoğu'da, Güney Amerika'da, Afrika ve Asya'da, nerede Amerika'ya ve emperyalizme karşı bir protesto olsa, orada ayakkabılar ortaya çıktı ve Bush'un, Obama'nın resimleri dövüldü...


El Zeydi'nin eşi Meryem Hanım da son derece zarif ve birikimli. Ailesi devrimci bir gelenekten geliyor, ailesinin soyadı Yağı, atalarının Türk olduğunu söyledi. Meryem Hanım Lübnanlı ve Lübnan'ın birlikte yaşamayı beceren derin geleneğinden payını almış bir aydın. Sohbetimiz, Arapça tercümanımız Çimen Filiz Paşa ve foto muhabiri ağabeyimiz Bülent Selçuk'un da katılımıyla zenginleşti.

- O ayakkabıyı fırlatınca, ezilen ülkelerde ve hatta Amerika ve Avrupa'da kahraman oldunuz, milyonlarca insan, dünyanın her yerinde ayakkabılı protestolar başlattı. Hayatınıza malolabilecek böylesine bir eyleme nasıl karar verdiniz?

Irak'ın işgalcilere karşı çığlığını sergilemek istedim. Ülkemi mahveden, yüzbinlerce vatandaşımın ölümüne, yetim kalmasına, ülkeden göçmesine neden olan Amerikan emperyalizmine Irak halkından bir veda mesajı vermek istedim.

- Bush'un kafasına ikinci ayakkabıyı atar atmaz oradaki görevliler, diğer gazeteciler üzerine çullandı. Sonrasında başına neler geldi?

Ne gelmedi diye sorman daha doğru olur... Bir tek başımı kesmediler... Çok büyük işkence gördüm. Kafamı kırdılar, dişlerimi kırdılar, ayağımı kırdılar. Elektrik verdiler...

İşbirlikçilere Napolyon bile saygı duymazdı

- Bunu Amerikalı görevliler mi yaptı?

Hayır, Iraklı Amerikan uşakları yaptı. Yani Maliki'nin adamları. İşte en acısı da buydu, bu işkenceleri kendi insanlarım yaptı... Napolyon Bonapart işgal ettiği ülkelerde kendisini hürmetle karşılayan yerli işbirlikçilere saygı duymazmış. Bonapart, "tamam seni işgal ediyorum, bize sunduklarını kabul ediyorum. Ama sana saygı duymuyorum, sen bir hiçsin. Çünkü ülkeni yabancı bir kuvvete teslim ediyorsun ve direnmiyorsun" dermiş.

- Uzun süre haber alınamamıştı sizden, ne oldu o arada, hapse mi girdiniz?

Toplam 9 ay tutuklu kaldım. 3 ay ise hiç kimseyle görüştürülmeden bir hücreye tıkıldım. 3 gün sürekli işkence yaptılar.

- Peki nerede, hangi hapishanede kaldınız?

Amerikan bölgesinde, yani "yeşil bölge" denilen, ABD Büyükelçiliği'nin, Amerikan üslerinin, hapishanelerinin olduğu en sıkı korunan bölgedeki bir Amerikan hapishanesinde kaldım.

- Birçok insan böylesine bir eylemin ancak örgütlü olabileceğini düşünmüştü...

Evet, benimle birlikte çok insan vardı. Örgütümün mensupları da mazlum halklar, işkence çekmiş insanlar, öldürülenler... Hepsi benimle birlikteydi.

- Gazeteci olarak oradaydınız...

Hayır, gazeteci olarak girmedim o salona. Ben bir muhabir bürosunun şefiydim. Oraya muhabir ve fotoğrafçı gönderdim. Sonra da kendim ayrı gittim. Yani gazeteci olarak girmedim. Bush'un zulmüne uğramış bir Irak vatandaşı olarak oradaydım.

- Bu eyleminiz dünyadaki bütün mazlumların yüreğine su serpti. Daha sonradan bir harekete, bir örgütlenmeye yol açtı mı eyleminiz?

Allaha şükür, dünyanın her yerinde devrimciler var. Çoğu zaman devrimciler bir kıcılcım bekliyorlar, bir hareket bekliyorlar o kabuklarından çıkmak için. Çünkü biz baskı altında olan gençleriz ve zalimle her daim savaşılması gerektiğini biliyoruz. Silahın yoksa, elinde ne varsa onunla. O da yoksa, sözünle, dilinle, bakışınla. Mutlaka onunla savaşmak zorundasın.

El Kaide'nin Irak'taki zulmü

- Bugünkü Irak'ın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) adlı El Kaide uzantılı örgüt, Irak içinde Kürtlere karşı pasaport kontrollerine başlamış...

Evet, geçen gün mesela sırf Alevi diye iki kamyon şoförünün kafasını kestiler. İnsanları sırf mezheplerinden dolayı, mesela Şii oldukları için öldürebiliyorlar. Suriye'yi de benim ülkemi de böylesine ruh hastası canilerin eline teslim etmeye çalışıyorlar. Ayrıca Sünnileri de, onları savunmadıkları için öldürüyorlar. Şimdi de Kürtlere dadandılar ve Irak ve Suriye içinde seyahat özgürlüklerinin önüne geçmeye çalışıyorlar.

- AKP'nin Tarık Haşimi konusundaki tavrını nasıl görüyorsunuz?

Tarık Haşimi'nin ülkesine dönüp yargılanmasını istiyorum. Suçluysa cezasını alır, suçsuzsa aklanır. Bunun dışında ciddiye almıyorum bu Haşimi meselesini, çünkü iki günde seninle birlikte çalışan bir adamı hem tutuklar, hem yargılar, hem de ölüm cezası ile yargılarsan ben bunu ciddiye almam.

Irak halkının zedelenen onurunu kurtarmak için

- Bir vakıf çalışmanızın olduğunu duyduk. Nasıl oluşturdunuz? Faaliyetleriniz neler?

Ben bu işe karar verdiğimde, evde bir video doldurdum ve bir vasiyet bıraktım. O kaseti hala saklarım. Her türlü sonucu göze almıştım ve öldürülmem durumunda, birileri çıkıp, "bu bizim adamımımız, biz gönderdik bunu" demesin diye bir önlem almak istedim. Çünkü Irak'ta birçok grubun beni kendi militanları olarak göstermek isteyeceklerini tahmin ediyordum. Bunun önüne geçmek amacıyla video kaydında hiçbir gruba mensup olmadığımı ve eylemimi Sünnisiyle, Şiisiyle; Kürdü, Türkmeni, Arabıyla birlikte bütün Irak halkı adına yaptığımı belirttim.

Konuşmamda şu ifadeleri kullanmıştım, "Onurlu Irak halkının kırılan onurunu, zedelenen onurunu kurtarmak için bunu yapıyorum, Bush'u buradan mutlulukla göndermeyeceğiz. Bush'un kafasına ayakkabılarımızı indirerek uğurlayacağız."

Şafak Terzi

Kitabı Kaynak Yayınları'ndan çıkacak
İşgal dönemindeki ABD Başkanı George Bush'a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci Muntazar El-Zeydi, "The Last Salute to President Bush (Başkan Bush'a Son Selam)" isimli kitabının Türkçe basımı için Kaynak Yayınları'yla anlaştı.

Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Sadık Usta ile Muntazar El-Zeydi önceki akşam bir basın açıklaması yaptı. El-Zeydi'nin ezilen ulusların kalbinde taht kurduğunu belirten Sadık Usta, "Uzun bir süredir 'niçin bu kitabı Türk okurlara ulaştırmayalım' diye düşünüyorduk. Yazdıkları kitabı Türkiye'de en kısa süre içinde Türkçe'ye çevirerek yayımlama hakkını bize vermesini söyledik. Bunu memnuniyetle kabul edeceğini söyledi" dedi.

Kitapta hapis anılarını ve Irak halkının yaşadıklarını anlattığını ifade eden El-Zeydi "Kültürüyle, efsaneleriyle dünyaya örnek olmuş, dünyayı etkilemiş Türk halkının bu kitabı okuduğunda yanlı medyadan kendisine sunmuş olduğu yalan yanlış bilgileri düzelteceğine inanıyorum. Benim için bu çok önemli. Kitabının satışından kazandığım yazarlık hakkım, benim kurmuş olduğum bir hayır kurumuna, Irak'ta Amerikan işgali sırasında dul ve yetim kalmış Iraklı vatandaşlarıma hizmet edecek" diye konuştu.

El-Zeydi şöyle devam etti: "Kitabın Arapçasını Iraklılara adadım. Türkçesini de hem Irak'ta öldürülen vatandaşlarıma hem de Türkiye'de Gezi olaylarında öldürülen şehitlere ithaf etmek istiyorum."

Kitabın Hindistan'da tiyatro oyununa çevirildiğini söyleyen El-Zeydi, Türkiye'de uzun vadede Kaynak Yayınları ile çalışmak istediğini belirtti. El-Zeydi "Hapisteyken, benim yaşadıklarımı doğru bulmayan askerlerin çektiği fotoğrafları da Kaynak Yayınları'na hediye etmek istiyorum. Bundan sonraki eserlerimde de Kaynak Yayınları'yla çalışmak istiyorum" şeklinde konuştu.


Basın açıklamasının ardından Usta ile El-Zeydi kitap sözleşmesini imzaladı.