13 Aralık 2013 Cuma

UYGARLIĞA ADINI VEREN HALK: UYGURLAR


Sinciang Uygur Özerk Bölgesi Türklerin tarihi ana yurdu, beşiğidir. Bu tarih hakkında da ne yazık ki az şey biliyoruz. Öte yandan ABD’nin bütün dünyada uyguladığı “böl-yönet” politikası uyarınca Çin’in Sinciang Uygur Bölgesi de, bölücülüğün emperyalizm ve yerel gericilikle ittifakından dolayı acı çekiyor. Türkiye’de bir bölüm milliyetçiler kendi ülkemizin bölünmesine karşı feryat ederken Çin Halk Cumhuriyeti’nin ABD çıkarları uğruna bölünmesine destek olduklarında ne denli ilkesiz, gerici ve işbirlikçi konumuna düştüklerini de göremiyorlar. Sinciang Uygur Tarihi, yalnız tarihi geçmişi aydınlatmakla kalmayıp bugüne de ışık tutan, mutlaka okunması gerekli çok önemli bir bilimsel çalışma.


TARİHSEL ANAYURDUMUZ HAKKINDA EN ÖNEMLİ KİTAP
 Sinciang Uygur Tarihi adlı kitap Kaynak Yayınları’ndan çıktı. Kitabın, konu hakkında yazılmış az sayıda benzerlerinden en dikkat çekici farkı, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin tarihi gelişimini Yeni (Cilalı) Taş Çağı’nın sonuyla Kalkolitik Çağ’ın başından (yaklaşık MÖ 5000) günümüze kadar en küçük ayrıntısıyla eksiksiz bir şekilde anlatıyor olması. Prof. Li Sheng, bölgenin barındırdığı etnik azınlıklardan dolayı yaşayageldiği sorunlarla dünya gündeminden düşmemesinden dolayı bilimsel duruştan ve konuya nesnel yaklaşımdan hiç taviz vermiyor.
Türkiye’de Çin Halk Cumhuriyeti denince birçok kişinin aklına ilk gelen konu Sinciang Uygur Özerk Bölgesi ya da -kimilerine göre- “Doğu Türkistan”. Belki de “çok kültürlülük” ve “etnik çeşitlilik” açısından dünyanın en büyük zenginliğine sahip olan bu bölgesinde, tarih boyu yaşananlar, her biri ciltlerce kitabı doldurabilecek nitelikte.
Kitabın “Giriş” bölümünde, bölgenin coğrafi yapısı ve sahip olduğu doğal kaynaklar yönünden zenginliği anlatılıyor. Çin topraklarının altıda birini oluşturan en büyük idari bölge olan ve sınırda yer alıyor olmasından dolayı sekiz ayrı devletle komşuluğu bulunan bu toprak parçasının günümüzdeki -gerçekten eşine ender rastlanır- idari yapısı etraflıca anlatılıyor. Büyüklüğü Türkiye’nin yüzölçümünün iki katından fazla olan bu coğrafyanın en yüksek tepesinin 8.611 m.yi bulan rakımıyla Chogori (Çogori) Tepesi olduğunu ve Karakurum Dağları’nın bu zirvesinin dünyanın da ikinci yüksek doruğu olduğunu bu bölümde öğreniyoruz. Doğal kaynaklarının zenginliği ise anlatılmakla bitecek gibi değil. Kitabı okurken, bölge üzerinde oynanan oyunların nedensiz olmadığını anlıyoruz. Kim istemez Asya’nın tam da kalbinde bu kadar zenginliği barındıran toprakları? Bu bölge, -her ne kadar vahşi kapitalizm ve onun düzensiz gelişiminden kaynaklanıyor olsa da- “dünyamızın sınırlı kaynaklarının tükeniyor olduğu” söylemini dile getirenler için gerçekten bulunmaz bir nimet!

Çin’in Batısının Tarihteki İlk Yerleşimcileri
Kitabın birinci bölümünün adı “Çok Etnik Gruplu Bölgenin Tarihsel Gelişimi”. Adından da anlaşılacağı üzere bu bölüm Çin’in en çok etnik azınlığı barındıran ve en büyük özerk bölgesinin bütün tarihini nesnel bir biçimde ortaya koyuyor. Bölgenin, Çin tarihi kaynaklarındaki adıyla “Batı Bölgeleri”nin tarihteki ilk yerleşimcileri kimler? Bölgeye batıdan göç edenlerin Avrupalı ırklarla akrabalıkları var mıdır? Doğudan gelenlerle batıdan gelenler ne kadar kaynaştı? Prof Li Sheng, ırklar arası ilişkileri, arkeoloji ve antropoloji biliminin ve tarihe düşülen kayıtların ışığında inceliyor ve bütün ayrıntısıyla okurlarına sunuyor. Kitabın bu bölümünde Türklerin tarihi anayurdunun gerçek hikâyesini ayrıntısıyla okuyacaksınız. Hunların tarih sahnesine çıkışını, Hanlarla (Çin milleti) ilişkilerini, aralarındaki bitmek tükenmek bilmeyen iktidar ve toprak mücadelelerini, Orhunların yükselişi, düşüşü ve göçlerini, Moğolları ve Cengiz Han’ı fonunu Orta Asya’nın bu zengin topraklarının oluşturduğu sahnede izleyeceksiniz.

Diller ve Dinlerin Etkileşimi
“Farklı Kültürlerin Devamlılığı ve Birlikteliği” adlı ikinci bölümde bu coğrafyada yaşamış ve yaşamakta olan bütün diller ve dinler -ki neredeyse dünya üzerindeki bütün dinler ve dillerin çok büyük bir bölümü- hakkında, birbirleriyle ilişkileri, etkileşimleri, kaynaşmaları veya yok oluşlarıyla ilgili incelemeler yer alıyor. Dillerin ve dinlerin, tek tek ya da birlikte edebiyata, müziğe, resme etkilerinin günümüz Sinciang kültürünü nasıl oluşturdukları ve bu kültürün, ünü Sinciang’ı aşan eserlerini bu bölümde tanıma fırsatı bulacağız. Prof Li Sheng, “Sinciang kültür ve sanatlarının çeşitli etnik gruplardan halk tarafından ortaklaşa yaratılmış bir manevi hazine ve aynı zamanda Doğu ve Batı medeniyetlerinin bir birleşimi olduğunu” söyleyerek anavatanında halkların kardeşliğine vurgu yapıyor.
Kitabın üçüncü bölümü “Sinciang'ın Eyalet Sistemi ile Yönetilmesi” adını taşıyor ve 18. yüzyılın ikinci yarısından yani Qing Hanedanı’nın Çin İmparatorluğu’nun yönetimine geçmesinden 20. yüzyılın ortalarına, halkın Çin Komünist Partisi önderliğinde Japon işgaline karşı verdiği savaşa kadar olan tarihi gelişmeler anlatılıyor bu bölümde. İç karışıklıklara son vermek amacıyla önce askeri yönetimin kurulması ve il-ilçe sistemine geçilmesi, istikrarın sağlanmasından sonra askeri yönetimin yerini sivil yönetime terk etmesi ve bunların sonunda yaşanan refah dönemi bu bölümün ilk alt başlıklarını oluşturuyor. Yazar, “19. yüzyılın ilk yarısına gelindiğinde, dış ortamın değişmesi ve bölgedeki iç toplumsal sorunların artması nedeniyle Sinciang, gittikçe şiddetlenen çalkantılar içine sürüklendi” diyerek kitabın ilerleyen bölümlerinde anlatılacaklara sert bir pas atıyor.

Emperyalizmin ve Dini Gericiliğin Uygurları Kullanması
Kitap, Sinciang’da, 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan geniş çapta isyanları her yönüyle ele alıyor. Kitapta bu isyanların sonucu gerici feodal kölelik sistemine ağır darbe vurulduğu ve toplumsal gelişim hızlandığı anlatılırken; “Genellikle halkın kendiliğinden başlattığı, birleşik bir komuta ve ciddi bir örgütlenmeden yoksun olan, üstelik dini ve etnik önyargıların etkisinde kalan bu isyanlar, kısa süre sonra feodal ağalar ve bazı dini liderlerin aleti durumuna düştü, isyanların amacı ve niteliği de hızla değişti” diyen Li Sheng bundan sonra yaşanacak olan büyük kıyımların da haberini veriyor. Bu bölümde yaşanan iç çatışmalarda dinin etkisini görmeye başlıyoruz. İktidar mücadelesinin İslamiyet bayrağının arkasına gizlenmesi bin yıllardır beraber yaşayan Sinciang'daki her etnik gruptan halka nasıl büyük acı çektiriyor, bu bölümde öğreniyoruz. Zayıflayan Sinciang’ın Çarlık Rusya’sı, İngiltere ve Fransa’nın iştahını kabartması da yine bu bölümün başlıca konuları arasında yer alıyor. Büyük mücadeleler ve emperyalist devletlerin aralarındaki çekişmeler sonucunda 19. yüzyılın sonlarına doğru Qing Hanedanı yeniden Sinciang’ı kontrolü altına alıyor ve ilk kez “eyalet sistemi”ni kuruyor. Bölüm, eyalet sisteminin kuruluşu ve ekonominin canlandırılması için tarım, ticaret, madencilik, haberleşme alanlarında yapılan yatırımların anlatılmasıyla devam ediyor. Ancak Sinciang’da sular bir türlü durulmuyor ve bu kez da askeri diktatörlükle sonuçlanacak bir sürece giriliyor. Diktatörlük, halkı kontrol edebilmek için dine sarılıyor ve durum yine kontrolden çıkıyor. 1930’lara gelindiğinde bir yandan SSCB Sinciang’la yakından ilgilenmeye başlarken diğer yandan Çin Komünist Partisi (ÇKP) de bu bölgede örgütlenme çalışmalarına ağırlık vermeye başlıyor. Kitabın bu bölümü ÇKP’nin bütün etnik azınlıklardan halkı bir arada örgütlemesi ve Japon işgaline karşı verilen mücadelede ön saflardaki yerinin anlatılmasıyla son buluyor.

Benim Bölünmem Kötü, Senin Bölünmen İyi
“‘Doğu Türkistan’ Bölücülüğünün Kökeni ve Gelişimi” başlığını taşıyan dördüncü bölüm Türk okuyucusu açısından en ilginç bölüm olma özelliğini taşıyor. Bölüm, tarih içerisinde ”Türk” ve “Türkistan” kelimelerinin kökenini anlatarak başlıyor ve tarih boyunca “Panislamizm” ve “Pantürkizm” kavramları üzerine yoğunlaşıyor. “Pantürkizm” ve “Osmanlıcılık” o günlerin şartlarında tahlil edilip derli toplu bir teorik çerçeve sunuluyor. Prof. Li Sheng, Çarlık Rusya’sı döneminde Gaspıralı İsmail’den Yusuf Akçura’ya kadar dönemin ileri gelen düşünürlerinin konu üzerindeki fikirlerini irdelendikten sonra konunun nasıl “Osmanlı feodal toplumunun üst tabakasında yer alan din adamlarının eline geçerek dini fanatizm ve milliyetçi şovenizmin özelliklerini taşıyan bir düşünce akımı durumuna getirildiği”ni bütün verileriyle anlatıyor. Bölümün ilerleyen paragraflarında “Panislamizm” ve “Pantürkizm” düşüncesinin Sinciang’a nasıl geldiği ve gelişmesinde Talat Paşa’nın ne gibi rol üstlendiği ortaya konuyor. “Osmanlı İmparatorluğu bu akımları Sinciang'a ihraç etmek için büyük çaba harcadı. Sinciang eyalet hükümetinin yabancıların, özellikle de Osmanlı Türklerinin bölgedeki din işlerine karışmalarını kesinlikle yasaklamasından dolayı, ‘Panislamizm’ ve ‘Pantürkizm’ düşüncelerini pazarlamak isteyen Osmanlı Türkleri, başlangıçta hep ‘eğitim verme’ bahanesiyle Sinciang'a gelirlerdi” diyen Li Sheng, günümüzde bazı tarikat şeyhlerinin aynı yolla, aynı coğrafyalara gitmesine ne der acaba? Kitap ilerleyen sayfalarında, “Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti” ve “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” bölücü yönetimlerinin kuruluşu, emperyalist devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda bunları nasıl kullandıkları ve bunun her dinden, her etnik gruptan halka verdiği zararları anlatarak devam ediyor.

Bütün Halkları Ancak Devrim Kurtarır ve Birleştirir
Kitabın beşinci bölümü “Üç Bölge Devrimci Hareketi ve Sinciang'ın Barışçı Yollardan Kurtuluşu” başlığını taşıyor. Burada Li Sheng, Sinciang’daki bölücülük yanlısı güçler ile birleşmekten ve ortak yaşamaktan taraf güçler arasındaki mücadele ve bu mücadelenin devrimcileşmesi sonucu Çin devrimiyle bütünleşip, devrimin bir parçası haline gelişini anlatıyor. Birleşmekten yana güçlerin başına ÇKP’nin geçmesi sonucu Sinciang’daki bu hareketler Çin devriminin ortak hedefleriyle birleşiyor ve sonuca gidiyor.
“Çin'in Bölgesel Etnik Özerkliği” başlıklı son bölüm gerçekten bir ders niteliğinde. Devrimci mücadelenin potasında eriyen bütün etnik azınlıkların, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar ortak yaşamaktan taraf olmaları ve yelkenlerini doldurdukları sosyalizm rüzgârıyla nakış gibi işledikleri bir sistemin anlatıldığı bu bölüm bizler için de dersler barındırıyor. Sinciang’da yaşayan bütün etnik grupların, inanç özgürlüklerinin saygıyla karşılanması ve korunması temelinde eşit bir biçimde gelişmeleri ve ortak refahın gerçekleştirilmesi hedefine beraber yürüyor olmaları dünya barışı için eşitlik, özgürlük ve kardeşlikten yana saf tutanlara örnek olacak nitelikte.
Orta Asya’nın tam kalbinin, Türklerin tarihi anayurdunun gerçek hikâyesini bir roman akıcılığında bu kitapta okuyacak, Çin’in bu özerk bölgesinin bazı yönlerden Türkiye’ye ne kadar benzediğini görünce şaşıracaksınız.
Dünyanın belki de en “çok kültürlü”, “çok etnik gruplu” bu bölgesinde binlerce yıl bir arada yaşamış insanların bazen birbirleriyle soykırıma varan boğazlaşmalarına bazen de ortak vatanlarının refahı için bir arada, omuz omuza mücadelelerine şahit olup böylesine büyük bir değişimin nedenlerini keşfedeceksiniz.

Yaşamöyküsü
Lİ SHENG, Ağustos 1949’da doğdu, Northwest (Kuzeybatı) Üniversitesi’nden mezun oldu ve Tarih alanında Yüksek Lisans yaptı. 1993’ten 1997’ye kadar Xinjiang (Sinciang) Üniversitesi’nde Tarih Profesörü olarak görev yaptı. Kasım 1997’de Sosyal Bilimler Akademisi, Çin Sınırı Tarihi Araştırmaları Merkezi’nde göreve başladı. 2001’de müdür olarak atandığı bu merkezde halen çalışmaktadır.

Araştırmaları
Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nin en önemli projesini yönetti (2000-2004): Chronicles: Political Side of Things with the Side (Kronikler: Yanlı Olan Şeylerin Politik Yanı)
Proje heyeti başkanlığı (2002-2003): China Xinjiang: Past and Present (Çin Sinciang’ı: Geçmiş ve Günümüz).
1998-2001: Xinjiang Histories (Sinciang Tarihi)
1998: The Struggle Against Terrorism in Xinjiang (Sinciang’da Terörizme Karşı Mücadele)

Başlıca Eserleri
1. Xinjiang Russia Trade (1600-1990) (Sinciang Rusya Ticareti 1600-1990), Sincian Halk Yayınevi, 1995.
2. Sino-Russian Ili Representations History (Çin-Rus İli İlişkileri Tarihi), Sincian Halk Yayınevi, 1995.
3. Historical Studies (Tarihi Çalışmalar), Sincian Halk Yayınevi, 1995.
4. Xinjiang Local History Study Guide (Sinciang Yerel Tarihi Çalışma Rehberi) (editör), Sincian Üniversite Yayınları, 1995.
5. A Brief History of Five Central Asian Countries (Beş Orta Asya Ülkesinin Kısa Tarihi) (ortak yazar), Sincian Halk Yayınevi, 1998.
6. Rain Duckweed-Russian Nationals in China (Cin’deki Rus Uyruklular) (ortak yazar), ÇKP Merkez Parti Okulu Yayınları, 1996.
7. Kazakh National Historical Development Problems (Kazak Ulusal ve Tarihi Gelişim Problemleri) (tez çalışması).
8. Qing History, “Qianlong Xinjiang Association Reversal Rates Solutions and Related Issues” (bildiri), 1998.
9. Social Stability in Xinjiang Strategic Research (Sinciang’da Toplumsal İstikrar, Stratejik Araştırma) (Bilimsel Araştırma dalında üstün başarı ödülü kazanmıştır).
10. China Xinjiang: Past and Present (Cin Sinciang’ı: Geçmiş ve Günümüz), Sincian Halk Yayınevi, 2003.

-----------------------------
Sinciang Uygur Tarihi Kitabını %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;