Fethullah
Gülen'in dizinin dibindeki Tuncay Güney'in nerelere servis
edildiğine bakarak da, aslında Ergenekon tertibinin kodları
kolaylıkla çözülebilir. Güney'in servis edildiği adreslerden
biri de Veli Küçük'tü.
Güney
zorla Veli Küçük'e sokulmuş ve kovulana kadar geçen kısa
zamanda, onun adamı pozlarında takılmıştır.
Küçük'e
büyük suçlama
Tuncay
Güney'in Veli Küçük'e servis edilmesiyle, medyada olumsuz anlamda
bir "Veli Küçük efsanesi" yaratılmaya başlaması
eşzamanlıdır: Faili meçhul cinayetler onun görev bölgesi olan
Sapanca-Hendek-Düzce ölüm üçgeninde oldu, Susurluk'un
merkezindeydi, tüm mafya babalarının üstündeydi, Tuğgeneral
olmasına rağmen orgenerallerden daha etkiliydi ve kendisini çağıran
TBMM Susurluk Komisyonu'nu bile reddetmişti vs.
Ergenekon
davası öncesinde özel olarak yaratılan bu algı sayesinde,
iddianameye çok acayip bir Veli Küçük portresi yerleştirildi:
Buna göre ismi iddianamede 1874 kez geçen Küçük hem Hizbullah'ı
hem de PKK’yi kuruyor; yetmiyor DHKP-C'yi yönetiyordu.
Yurtdışından üç TIR dolusu altın getirtiyor, bırakın
Türkiye'yi Azerbaycan'da bile darbe düzenliyordu.
Tertipçilerin
sevmediği Küçük
Değerli
öğretmenim ve ağabeyim Hikmet Çiçek, işte bu portrenin
sahibini, Veli Küçük'ü anlatan bir kitap yazdı. Kitap nasılsa
medyada büyük ilgi görecek, nasılsa Küçük'le ilgili her haberi
manşetine taşımayı seven bir medya var diyerek, kendi
değerlendirmemi biraz geriye atayım dedim.
Fakat
nedense bu kez, hem de kendi ağzından portresi yazılan Veli Küçük,
medyada yeterli ilgiyi görmedi. Küçük'le ilgili her şeyi
manşetine taşıyan medya, Küçük'ü ilk kez anlatan bu kitaba kör
oldu.
Peki,
sizce neden? Çünkü kitapta gerçek Veli Küçük vardı; yani
tertipçilerin sevmediği Küçük… Medya, yıllarca uğraşarak
yarattığı Veli Küçük algısını tuzla buz eden bu kitabı
haliyle görmemezlikten geldi.
Yıkılan
efsaneler
İyi
bir portre yazarı olan Hikmet Çiçek, Silivri zindanlarının tüm
zorluğuna rağmen yazdığı "Ben Veli Küçük" kitabında
gerçek Veli Küçük'ü yazdı ve efsaneleri yıktı:
1.
Efsane: Faili meçhul cinayetler Veli Küçük'ün görev bölgesi
olan Sapanca-Hendek-Düzce ölüm üçgeninde oldu!
Aslında
çok kolayca çürütülebilecek bu yalan, bombardıman gibi her
sayfadan her ekrandan fışkırdığı için insanlar haliyle inandı.
Oysa Veli Küçük Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı'ydı ve
Sapanca-Hendek-Düzce hattında bir "ölüm üçgeni"
çizildiğinde, bunun Küçük'ün sorumluluğundaki bölgeyle hiç
ilgisi olmadığı kolayca görülebilirdi.
2.
Efsane: Veli Küçük Susurluk'un merkezidir ve TBMM Susurluk
Komisyonu'na gelmeyi reddetmiştir!
İlginç
olan, Veli Küçük'ün "Susurluk'un merkezinde" olduğunu
somut bir veri olmadan ortaya atan kişinin Hanefi Avcı olmasıdır
ve şimdi her ikisinin de aynı örgütün üyesi olarak
"darbecilikle" suçlanmasıdır.
Diğer
yandan Küçük'ün TBMM Susurluk Komisyonu'nun çağrısını
reddetmesi büyük bir yalandır. O komisyonun üyesi olan Fikri
Sağlar’ın "çağırmayı düşündük ama çağırmadık"
demesine rağmen, bu büyük yalan yıllarca sayfalarda yankılandı
durdu.
3.
Efsane: Veli Küçük'ün Alparslan Aslan'la bağı!
Danıştay
tetikçisi Alparslan Aslan'ın Veli Küçük'le bağını ortaya
koymak için üretilmiş manşetlerden biri de her ikisini aynı
karede gösteren fotoğraftı! Oysa fotoğraftaki küpeli şahsın
Alparslan Aslan'la bir ilgisi yoktu. Aslan'ın babası "O oğlum
değil" diye bağırıyor ama sesini dinleyen olmuyordu.
Fotoğraftaki
genç, İsveç'te düzenlenen Dünya Azerbaycanlılar Kongresi'ne
katılmış ve kongrenin başkanı Veli Küçük'le fotoğraf
çektirmişti. Benzerliği kullanmak isteyen ise ilk olarak PKK’nin
yayın organı olmuştu, ardından da yandaş medya…
AKP'nin
vekil adayı: Veli Küçük
Kaynak
Yayınları’ndan çıkan "Ben Veli Küçük" kitabında
daha birçok yıkılan efsane var. Biz kalanını kitaptan okumanız
için burada kesiyoruz. Fakat bitirirken önemle belirtiyoruz:
AKP'nin 2002'de milletvekilliği teklif ettiği Veli Küçük'ün
2004'te Tayyip Erdoğan'ın uzattığı eli sıkmaması, onun kişisel
tarihinde önemli bir virajdır!
-----------------------------
Ben Veli Küçük Kitabını %25 İndirimli Satın Almak İçin Tıklayın;