8 Mayıs 2014 Perşembe

CHP 'Dersim' diye diye Tunceli Belediyesini PKK’ya verdi



Çok ciddî bir ders var: CHP, 2011 Milletvekili Seçiminden Tunceli’de birinci parti çıkmıştı. Yüzde 56 oyla iki milletvekilliğinin ikisini de kazanmıştı. 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde ise, İl Genel Meclisi’nde oyları yüzde 32’ye düştü ve Tunceli Belediyesi’ni PKK’ya teslim etti. Oysa Kılıçdaroğlu ekibi, “Dersim” diyerek Tunceli seçmenini kazanma iddiasındaydı. Bölücülüğün kuyruğuna takılarak Türkiye seçmenini kaybettiği gibi Tunceli’yi de kaybetti.
Tayyip Erdoğan’ın dolduruşu

CHP’nin Dersim Çıkışının kısa tarihine şöyle bir göz atalım: Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’ın dolduruşuyla Cumhuriyet Devrimi düşmanlarından özür diledi. Böylece Atatürk yönetimini “katil” ilan etme planında mayınların üzerine sürüldü. Arkasından Tunceli’nin adını Dersim olarak değiştireceğini ilan eden AKP’nin rolünü çaldı ve yine öne fırladı.

Sonuç: CHP, “Dersim” diye diye Tunceli Belediyesi’ni PKK’ya verdi.

PKK’ya oy devşirme görevi

CHP yönetimi, PKK’ya özenerek Kürt yurttaşlarımızın oylarını kazanacağını sanmaktadır. Daha doğrusu Kılıçdaroğlu’nu Dersim Harekâtına yöneltenler, bu gerekçeyi kullandılar. Seçim başarısına susamış olan CHP tabanını da oy avcılığıyla yola getireceklerini düşünüyorlar.

Oysa Kürt yurttaşlarımızın oylarını kazanmanın yolu, Cumhuriyet karşıtı mevzilere yerleşmek değildir. PKK programının maddelerini bir bir benimseyen CHP, oy kazanmıyor, fakat PKK’ya oy devşiriyor.

Oy kazanmanın biricik yolu


Kürt yurttaşlarımızın oyları elbette kazanılacaktır. Bunun için biricik seçenek, bölücülüğe karşı kararlı tavır almaktır. Türkiye’nin her yerinde oy kazanmanın yolu, Türkiye’nin birliğini savunmaktır. Bu açıdan Güneydoğu bölgemiz ve Tunceli, istisna değildir.

Birlik, Türkiye’de yaşayan her yurttaşın ihtiyacıdır, öncelikle de Kürt yurttaşımızın ihtiyacıdır. Eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğün biricik zemini: Türkiye’nin birliğidir. Ayrılıkçılık, ABD köleliğine ve Ortaçağ karanlığına giden kanlı yoldur.

AKP ve PKK ile Dersim yarışı

CHP yönetimi, PKK’ya oy taşımaktan bir ders çıkarmamış gözüküyor. Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu üçlüsünün son açıklamaları bunu düşündürüyor. Ne var ki, bu haberleri Aydınlık’ta göremedik, 4 Mayıs günlü Milliyet ve 5 Mayıs günlü Radikal gazetelerinden okuyabildik. Aydınlık, okuyucularının talebiyle ancak 7 Mayıs günü yazabildi.
CHP yöneticileri, emperyalist merkezlerden dayatılan “yüzleşme” formülünü ısrarla gündeme getiriyorlar. Dersim Arşivlerinin açılması için bir yasa tasarısı verdiler. Bir de Tunceli’nin ismini Dersim yapma önerileri var. Bu öneriyi Meclis gündemine getirmediği için AKP’yi eleştiriyorlar. “Dersim görevi” bölücü taleplerin kızıştırıldığı bu günlerde CHP’nin öncelikli meselesi oldu.
(Radikal, 5 Mayıs 2014)

Atatürk’ün topladığı Bakanlar Kurulu hedefte

Kılıçdaroğlu ekibinin Dersim çıkışı için 4 Mayıs tarihini seçmesi, üstlenilen “görev”le bağlantılıdır. 1937 yılının 4 Mayıs günü Cumhuriyet Hükümetini bizzat Atatürk toplamıştı. Toplantıya yürütmenin başı olarak başkanlık etti ve Harekâtın esasları o toplantıda belirlendi. Aynı gün, Genelkurmay Başkanlığı, Atatürk önderliğinde alınan Bakanlar Kurulu Kararını yansıtan bir bildiri yayımladı. Bu bildiri, 4. Genel Müfettişlik tarafından Türkçe ve Osmanlıca harflerle ve Zazaca çoğaltılarak uçakla atıldı. Bildiri, halka şöyle sesleniyordu:

“Cumhuriyet Hükümeti, sizi şefkat ve merhamet kucağına almak, sizi mesut etmek istiyor. İçinizde bunu anlamayanlar çoktur ki, ona hürmetsizlik ediyor veyahut içinizde bazıları şahsî menfaatleri için sizi kurban vermek istiyor. Cumhuriyet Hükümeti bu gerçeği bildiği içindir ki, sizlere son ihtarını yapıyor. Onun size son şartları şudur: Sizi ayaklandırmaya çalışan zavallıları Cumhuriyet Hükümetine teslim ediniz veyahut onlar kendileri teslim olmalılar. Bu takdirde cümleniz masum kalacaksınız. Teslim edilenler ve kendilerinden teslim olanlar dahi Cumhuriyetin adil muamelesinden başka hiçbir şey görmeyeceklerdir. Bu suretle siz kıymetli vatandaşlarımızdan hiçbirinin burnu kanamayacaktır. Aksi takdirde, yani dediklerimizi yapmazsanız her tarafınızı sarmış bulunuyoruz. Cumhuriyetin kahredici orduları tarafından mahvedileceksiniz. Cumhuriyet Hükümetinin bu son şefkat ve merhametini bildiren bu bildirisini 24 saat çoluk çocuğunuzla beraber okuyun, düşünün ve çabuk cevap verin. Yoksa hiç istemediğimiz halde sizi mahfedecek olan kuvvetler harekete geçeceklerdir. Devlete itaat gerekir.” (Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları, c.2, s.187’den aktaran: Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-7 Toprak Ağalığı ve Kürt Sorunu, Kaynak Yayınları, 5. Basım, Nisan 2010, s.125 vd.)

Cumhuriyet Devriminin temelleriyle oynama görevi


Yalnız Dersim konusu değil, Türkiye’nin devrimle kurulan temelleriyle oynayan her girişimde CHP’yi sahnede görüyoruz. Şu sıra kızıştırılan “Bölgesel özerklik” tertibi, CHP’yi AKP ve PKK ile birleştiren çok dikkat çekici bir girişim! CHP yönetimi, Anayasada Türk vatandaşlığı kavramına itiraz başta olmak üzere bütün temel konularda, AKP-PKK ortaklığının yanında yer aldı. Elbette Süheyl Batum gibi Cumhuriyet Devrimi mevzisinde sağlam duran milletvekilleri de vardı. Ancak onlar, yalnız AKP-PKK ortaklığının Açılımına değil, Kılıçdaroğu ekibinin Açılımına karşı da mücadele ettiler.

CHP yönetimi, bölücülerle aynı konumları paylaşarak bırakalım oy kazanmayı, kendi temeliyle savaşa giriyor ve kendisini bölüyor.

Özellikle “Dersim İsyanı ve Bastırılması” ile “Dersim Dersleri” başlıklı bölümlerin incelenmesini diliyorum.

Doğu Perinçek
Aydınlık/Rota