13 Mayıs 2014 Salı

Türkiye’nin ‘Kürdistan’ deja-vu’su


Bugün bölgede yaşananlar gelecekte, temelden sarsılacağımız acılara fısıldıyor gibi… Bu tarifini yapamadığımız acıları engellemek için de kendilerini ahtapot gibi sarmış emperyalizmin ve onun hempalarının
oynadığı oyunlara Kürtlerimizin dâhil olmaması… Emperyalist güçler bugün Kürtleri Ortadoğu’da bir asker gibi kullanılmaya hazırlanıyor.


“Kürdistan devleti kurulacaksa, bir dış gücün yardımı gerekir.” “Güney Kürdistan’ın merkezi Süleymaniye,
Batı Kürdistan’ın merkezi ise Diyarbakır olmalıydı.” “Kürdistan İngiliz koruması altında kurulmalıydı.” “Kürtler Türk egemenliğine terk edilseler bile, bu onlara geniş bir özerklik sağlanarak yapılmalıydı.” “İngiltere ve Kürt ‘liderleri’ arasındaki anlaşmada, ‘Oluşturulacak Kürt Emirliği’ne, Akdeniz’de çıkış sağlanacaktı.” Hayır, hayır… Yukarıdaki cümleler yakın bir zamanda sarf edilmiş değil. Kayıtlara geçme tarihi 1920’ler. Menşei, İngiliz. Günümüzde ne kadar benzer ifadelerinin kullanıldığına şaşırmayın. İhsan Ş. Kaymaz’ın
"Şeyh Sait Ayaklanmasında İngiliz Parmağı" adlı kitabını okursanız sizler de ifadelerin ve yaşananların
günümüzle benzerliğine şaşıracaksınız. Kaynak Yayınları’ndan “Tarihimizin Gerçek ve Yalanları Dizisi”nin birinci serisi olarak çıkan kitapta Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrası Kürtlerin örgütlenmesinde dış güçlerin oynadığı oyunlar anlatılıyor. Şeyh Sait isyanıyla da kitap bitiyor.

Dünün Marksist’i bugünün gericisi
Hani düne kadar kendilerini Marksist adleden Abdullah Öcalan ve örgütü PKK’nın “gerici ayaklanmadır, bastırılması doğrudur” dediği… bugünse sahip çıktığı ve heykelini diktiği Şeyh Sait. Öcalan’ın Nevruzlarda İslam vurgulu sözlerini ve PKK’nın siyasi kolu BDP’nin Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini hatırlatmamıza gerek yok sanırım…
***
AKP hükümetinin başlattığı “PKK ile açılım” süreci son hız devam ediyor. Gelinen durum ortada. Liderleri Öcalan parlatılırken, PKK ve ona yakın örgütler, son günlerde tek bir taleple karşımıza çıkıyor: Özerklik. AKP’li yetkililere sorsanız, “Yok öyle bir şey”.

Damat Ferit’in ‘özerklik açılımı’
“Ülkeyi birleştireceğiz, analar ağlamayacak” iddiasıyla atılan bunca adımın aynısının Osmanlı’nın işbirlikçi hükümeti tarafından atıldığını söylesek sizlere… Evet, evet… Kitapta bunun gibi onlarca örneği görünce benzerliklerin tesadüf olduğuna inanmak biraz zorlaşıyor. Ne yapmış Damat Ferit hükümeti? Hükümet tarafından hazırlanan bir tasarıya göre, Kürtlere eğer isterlerse Osmanlı yönetimi altında yerel özerklik verilebilirmiş. Bugün durum farklı mı? Aktörler dışında değişen çok şey yok aslında. O zamanlar İngiltere
iken şimdi baş aktör ABD. O zaman İngilizler bir Kürt lider arayışındayken ve istenilen kişi bulunamamışken,
bugün ise aranan isim bulunmuş. Dün Damat Ferit hükümeti, bugün AKP hükümeti. Kısacası; politikalar sürüyor fakat aktörler değişiyor. Kitapta günümüzü aydınlatan çok fazla örnek bulunuyor. Alın sizlere İngilizlerin Kürdistan’ı kurmak için dile getirdiği bir örnek daha: “İran toprak bütünlüğünü bozmadan tüm Kürt nüfusunu içerecek biçimde bir Kürdistan devletinin kurulmasına olanak yoktu.”

Kürt koridoru 100 yıl önce de var
Peki size bugün defalarca dillendirilen “Kürt koridorunun” 1920’lerde de İngilizler tarafından düşünüldüğünü söylesek… Bakın Kaymaz’ın kitabında yer alan, İngilizlerle Kürtler arasında yapılan anlaşmanın ilgili maddesi: “İngiltere ve Kürt ‘liderleri’ arasındaki anlaşmada, ‘Oluşturulacak Kürt Emirliği’ne, Akdeniz’de çıkış sağlanacak.” Bugün bölgede yaşananlar gelecekte temelden sarsılacağımız acılara fısıldıyor gibi… Bu tarifini yapamadığımız acıları engellemek için de kendilerini ahtapot gibi sarmış emperyalizmin ve onun hempalarının oynadığı oyunlara Kürtlerimizin dâhil olmaması… Emperyalist güçler bugün Kürtleri Ortadoğu’da bir asker gibi kullanılmaya hazırlanıyor. Gelişmeler bunu gösteriyor. Bu hem bölge ülkeleri hem de Türkiye için oldukça
tehlikeli. Bu tehlikeyi de ortadan kaldıracak güç de Türkleri kucaklayan Kürtlerle, Kürtleri kucaklayan Türklerin oluşturduğu birlik olacaktır. Emperyalizmin ağlarından kurtulmuş, ağalık sistemini yıkmış bir Türkiye’de her kış bahar olur.Yazıyı kitapta yer alan ve bizlere bugün için de bir gerçeği hatırlatan Mustafa Kemal Paşa’nın 24 Eylül 1919’da İngiliz General Harbord’a hitaben yazdığı mektubun can alıcı cümlesiyle bitirelim: “İngilizler Kürtleri kendi himayelerinde bağımsız bir Kürdistan kurma planı doğrultusunda kışkırtıyorlar. Türklerle Kürtler arasında kardeş savaşına yol açmaya çalışıyorlar. Bu kabul edilemez.”